Sanki ağır bir söz itaat etmek ama yazıyı okuyunca belki hak verirsiniz. Bir de sözün tamamına bakalım: Yönetmek istediğimiz güçlere itaat etmeliyiz. Biraz ters geliyor bu söz değil mi? “Hem ben komuta edeceğim hem de itaat edeceğim nasıl olur ki?” diye düşünüyor insan. Bu sözü Bacon söylemiş, 16. yüzyılın bilim insanı, filozof.
Bacon’ın bu sözleri bana değerli bir iç görü kazandırdı. Bu, herkesin özel hayatında ve iş hayatında geçerli bir söz olmalı. Bu yol gösterici önerinin doğruluğunun kanıtlarını görmek için örnek vermeden önce yetkinlik bağlamında bize neyi işaret ediyor ona bakalım: Sosyal farkındalık. Dikkat edilmesi gereken nokta; halk içinde “Her şeyden haberdar olmak veya uyanıklık” sanılan bir beceri değil bu. Bu yetkinliğin önemli bir özelliği daha var; çoğu kişi bu yetkinliğe sahip olduğunu düşünüyor ve kendisinin çevredeki olanları anladığını düşünüyor. İnsanların ancak yüzde onu organizasyonel farkındalık konusunda kendini doğru değerlendiriyor. (Bakınız: Ek 1) Sosyal farkındalık ya da organizasyonel farkındalık, bir organizasyonda (iş hayatı veya özel) yazılı olmayan kuralların anlaşılmasını ifade ediyor. Ayrıca yine yeni girdiğiniz bir topluluktaki güçlerin dengesini okuyabilmek de bu yetkinliğin içinde. Bu yetkinlik bir de bu kurallara ve dengelere uygun davranışlarda bulunmayı da içeriyor.
Her insanın ve her canlının doğası gereği yaşadığı bir hat/yol vardır. Doğaya bakacak olursak, hasat yapmak isterseniz, öncelikle tohumlama işleminden başlamalı sonra sulamalısınız. Daha sonra iklim sıcaktan soğuğa ve fırtınadan güneş ve rüzgârın tatlı okşayışına uzanmaz mı? O zaman hasat yapmak için tabiat kurallarını öğrenmek zorundayız. Bunların hepsi doğanın güçleridir ve onlara itaat etmezseniz, hasat olarak hiçbir şey almadan boşuna uğraşırsınız. Doğanın kurallarını anlar, tanır ve ona uygun hareket edersek bize bereketli sonuçlar verdiğini/vereceğini yüzyıllardır yaşananlardan anlayabiliriz. James Allen’ın ifade ettiği gibi kurallar, çoğunlukla tüm yaşam alanlarında geçerlidir: Yanlış düşünce ve davranışlar sergileyen ve Tanrı kendisini kutsasın diye dua eden adamlar, tarlayı ekmeden Allah’tan buğday hasatında bulunmalarını isteyen bir çiftçi konumundadır.
İnsan yaşamı ve ilişkilerinde veya yeni bir işe atılmada (iş kurmada) da kurallar vardır. Toplumda her yanımızda birileri var; bu nedenle başkalarıyla iyi geçinmek zorundayız. Ya iş birliği yapıyoruz ya da insanlardan bir şeyler yapmalarını istiyoruz. Ya da yeni ortamlara giriyoruz ve orada yeni kişilerle tanışıyoruz ve içinde bulunduğumuz ortamı anlamaya çalışıyoruz. Bulunduğumuz ortamdaki kuralları anlayabilirsek önce orada varlığımızı sürdürebilir sonra orada ulaşmak istediğimiz hedeflere doğru yürüyebiliriz. Öte yandan bir lider olarak iş hayatımızda bir ekibi yönetmek istiyorsak, üyelerimizi iyi tanımak zorundayız. Güçlü yanlarını, geliştirilmesi gereken yetkinliklerini bilmek zorundayız. Güçlü yanlarını tanımalıyız ki onlara doğru işleri delege edelim ve etkin iş sonuçları üretsinler. Gelişime açık yönlerini anlayalım ve onlara anlatalım, onlara gelişmeleri için yardım edelim, onlar da karşılaşacakları zorlukların olumsuz yönlerini en aza indirgeyebilsinler. Ram Charan “KNOW–HOW” adlı eserinde lideri başarıya götüren ve diğerlerinden ayırt eden sekiz kilit becerinin biri olarak işinin sosyal sitemini tanımayı gösteriyor. İş dünyasında başarı ve sonuç almak için insanların çabalarını birbirleriyle uyumlu kılmak gerekir. Bunu yapmak âdeta kedi gütmeye benzer. Siz inanılmaz bir enerji harcarsınız ancak onlar yine kendi bildiklerini okurlar. İnsanları uyumlu çalıştırmak içinse işininiz sosyal sistemini anlamanız ve sistemi sonuç alacak şekilde yönetmeniz gerekir. Kişilerin hangi sosyal sistemde çalıştıklarını ve nasıl iletişim kurduklarını anlamalıyız. Onları anlamazsak ve emirlerimize göre harekete geçmeye zorlarsak, yel değirmenleriyle savaşıp sonuç alamayız. Sun Tzu, yaşadığı zamandaki komutanlara bir öğütte bulunmuştu, bu öğüt bugünün lideri için de yıllar önceki gibi iyi bir yol gösterici değil mi; “Eğer düşmanı biliyorsanız ve kendinizi tanıyorsanız, savaşın sonucundan korkmanıza gerek yoktur.” Sizin savaşmayla işiniz yok biliyorum ama iş hayatında pazar, rakipler, kendi ürününüz veya hizmetiniz veya kendi şirketiniz konularını düşünürseniz sanıyorum bu özlü söz size de yol gösterecektir.